Büşra KartalGenç YazarlarTöreli Yazılar

Görünen köy her zaman kılavuz istemez mi?

Büşra Kartal BAİBÜ Gazetecilik 3. Sınıf

Görünen köy her zaman kılavuz istemez mi?

 Görünen köy kılavuz istemez! Bu atasözüne hepimiz hakimiz değil mi? Son zamanlarda aklımı kurcalayan birçok sorudan sadece bir tanesi bu atasözünden türüyor. Görünen köy her zaman kılavuz istemez mi?

 

Bazen hayatta yaşayıp gördüğümüz, akışına bıraktığımız olayların arka planına nedense hep bir sebep bulmaya çalışırız. Günlerce aklımıza takılan, bir türlü noktasını koyamadığımız cümlelerin virgülünde takılır kalırız sebepsizce. Bu durumlarla arka planda cebelleşirken kendi iç dünyamızın karmaşıklığına da bir kılavuz ararız içten içe. Derken, neden hiç farkına varamıyoruz? Bu bulmacanın çözümü aslında içimizde saklı.

 

İyiyi de kötüyü de ayırt et, anlamlandır, cevap bul ve bir sonuca var. Bunun için hislerinin ve düşüncelerinin farkında ol. Aslında her şey kendini fark etmekle başlıyor. Doğumundan bu yana her kötülüğün, her iyiliğin bir sebebi vardı. Yaşadığımız her şey, yaşanacak bir sonraki olayın öncüsü ve tecrübesiydi. Her karanlık tünelin sonunda o tünelin çıkışını gösterecek bir aydınlık vardı. Dünyada siyah ve beyazlarımız, bir de cevaplayamadığımız sorularımız; yani grilerimiz vardır. Siyah ve beyazın arka planı basittir, nettir. Ama gri… Gri bizi en çok yoran renktir. İşte kılavuza ihtiyaç duyduğumuz yer, grilerimizdir.

Bence hayatımızda griye de, kılavuza da ihtiyacımız yok. Aslında kalbinin en derininde sana yol gösterici zaten var. Hem sana şah damarından daha yakın, hem seni her şeyden koruyup kollayan. Unutmamalıyız ki hayatta her zaman beyazlarımız olmaz. Belki de hayatın cilvesi siyahlarımızı kabullenip, onlara boyun eğmeyip, pes etmemeyi öğrenmekte saklıdır. Tolstoy’a “Nasıl mutlu oluyorsunuz?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: “Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olamadıklarımı ise hiç düşünmeyerek…”

Siyahlarımızda boğulmak yerine ona bir fırça darbesiyle beyaza büründürmek için gayret göstermeliyiz. Kimi zaman bazılarımızın fırçasını elinde tutmaya gücü olmayabilir. İhtiyacınız olan belki de tek bir hamledir. Belki, fırçaya doğru uzattığınız kolunuz içinizde kaybolmuş renklerin alevine bir kıvılcım atar. O an anlarız  aslında hayatın içindeki güzellikleri görmenin sadece anlamak olduğunu. Anlayalım; evrenin sadece siyah veya beyaz olmadığını, hayatın mucizelerle dolu olduğunu, her inişin aslında muhteşem bir çıkışa basamak olduğunu bilelim. Çiçeklerin her zaman var olduğunu, renklerin her zaman görünür olduğunu… Sen gör ki, onlar senin için parıldasın.

Büşra Kartal

BAİBÜ Gazetecilik 3. Sınıf

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu