Mustafa SüsTöreli Yazılar

Bilgili insanın sınırları ve ufku

Mustafa Süs

Bilmenin bir insana ne gibi faydası olur diye sordum ustaya…

Ustam hiçbir şey bilmiyormuş da çoğu şeyi yaşarken öğrenmiş gibi bir edayla cevap verdi:

Guzum, bilmek insana çok şey katar.

En başta filozofun dediği gibi, çok da bir şey bilmediğini öğrenirsin, bildikçe…

Kendini dünyada pek de mühim bir yerde görmezsin. Kendisini dünyanın merkezinde gören insanlardan olmazsın.

“Her şey bana göre, bana doğru, benim için.” demezsin.

‘Herhangi bir ortamda herkes konuşuyor, kendisini ne güzel ifade ediyor, herkesin her konuda bir fikri var, dur bir de ben konuşayım ama bana da sıra gelmiyor ki arkadaş.’ demezsin çok bilgili olursan.

Diyemezsin. Zira bilgili insanlar genelde bilgisinden istifade edilen insanlardır, bana sıra gelsin de konuşayım diyenler değil.

Kendisini satmak için öğrenilen şey bilgi değildir. O olsa olsa ticari metadır.

Kendisini satmak için ortaya sürülen fikirler ortaya sürenin ipliğini pazara çıkarır kendisini değil.

İpliğin de pazara çıktıktan sonra anlaşılır çürük olup olmadığı.

Peki, ustam çoğu kişinin bilmediğini bilen insanlar var, bu insanlara neredeyse tapanlar var, bu tür insanların ortaya sürdükleri fikirleri beğenmeyene diyorlar ki;

“Onun bilgisinin zekâtını verseler sen ömür boyu fikirsiz kalmazsın.”

E haklılar guzum.

Bilgisi çoktur, zekâtı da çoğu kişiye yeterdir, doğru da söylüyorlar.

Sen de onlara de ki;

Şeytan da kendi bilgisinin zekâtını verse senin rehber sandığın kişi toplumda değil de içten içe kendisinden nefret eder “ben de bir şey bildiğimi sanıyormuşum” der…

Ustam devam etti:

Bilgili insanlar atalarımızın da deyimiyle başak gibidirler, içleri doluysa toprağa doğru eğilirler, içleri boşsa başlarını dikerler ama en ufak bir yel esince sağa sola yalpalayıp dururlar.

Bilgili insanlar sorulunca cevap vermeyi önemserler. Her konuda fikir beyan etmekten kaçınırlar.

Bilim bile zamanla kendisini inkâr ederken, dün ak dediğine bugün kara derken bilgili insanlar da kat’i konuşmaktan kaçınırlar.

Bilgili insan, kat’i konuşmanın yarına ipotek koymak olduğunu da bilir.

Yaşanmışlıklar, tecrübeler elbette herkeste vardır.

Yaşanan tecrübelerin de kendine has koşulları vardır. Herkes her tecrübeyi aynı şartlarda edinmiş değildir.

Bilgili insan tecrübe dayatmaktan da kaçınır. Genel geçer tecrübelerin haricinde…

Bilgili insan, bilgisini gerektiği yerde, gerektiği zamanda talep edenlere verir vermesi de elzemdir.

Binlerce kitap okuyup kimseye faydası olmadan ölüp gitmenin zararı da vardır, kişiyi kişiliksiz kılar.

Bilgili insan, öze dönmeyi öğütler; konuşurken, hâl diliyle, yazarken vs.

Sınırlarını da bilir ufkunu da…

En seçkin dünya üniversitelerinde hocalık da yapsa, oralarda eğitim de görse, dünyanın klasiklerini su gibi ezbere bilse bile…

Dünyayı tekrar bu milletin yönetmesi gerektiğine bu milleti inandırır.

Batının kültür mandasına girmeyi reddeder.

Mustafa Süs

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu