Doç. Dr. Erhan Çapraz

Bizi aldatan, bizden değildir!

Bizi Aldatan, Bizden Değildir!

Sahâbe efendilerimizden Cerîr bin Abdullah (r.a) bir at satın almak istemişti. Beğendiği bir at için satıcı beş yüz dirhem fiyat teklif etti. Cerîr (r.a) bu ata altı yüz dirhem verebileceğini, hatta sekiz yüz dirheme kadar fiyatı yükseltebileceğini ifâde etti. Çünkü atın değeri yüksek olup satıcı bunun farkında değildi.

Kendisine:
“–Atı, beş yüz dirheme alman mümkün iken, niçin sekiz yüz dirheme kadar fiyatı yükselttin?” diye soruldu.
Cerîr (r.a) şu muhteşem cevabı verdi:
“–Biz alışverişte hile yapmayacağımız husûsunda Allâh’ın Rasûlü’ne söz verdik.”

Hz. Peygâmber’imizin (s.a.s) ifâde ettiği üzere, “Konuşurken yalan söylemek”, “Vaad ettiği vakit sözünde durmamak” ve “Kendisine bir şey emânet edildiği zaman hıyânet etmek” ise münâfıklığın alâmetleridir. Şüphesiz bunlardan uzak durmak ise yine bu hastalığın yegâne çâresidir.

Dikkat edilirse meselenin özü, insânın aldanmamasına veyâ aldatılmamasına çıkıyor. Bu husûstaki hadîs-i şerîfin îkazı ise çok nettir: “…Bizi aldatan, bizden değildir.”

Meselenin mahiyeti, töresözlerimiz bakımından da aynıdır. Zirâ hakîkat, hîçbir şartta değişmez. Fakat töresözler, hadîseyi biraz da tecrübeyi öne çıkararak çözmenin telâşındadır. Bu yüzden “Adam adamı bir kere aldatır”, “Al (kırmızı) giyen aldanmaz”, “Pahalı alan aldanmaz”, “Aç gözünü, açarlar gözünü”, “Avcı nanca al bilse; ayı onca yol bilir” deyiverir. Hattâ bu hususta başka ülkelerin töresözlerine bakılacak olunursa, meselâ Almanlar’ın “Aldatan kendi aldanır”; İtalyanlar’ın “Yutulacak hap acı olmasaydı bunu yaldızlamaya hacet kalmazdı”; İspanyollar’ın “Tilki kendini kurnaz sanır, tuzağa böyle düşer” ve Romanyalıların “Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İki kez aldatırsa suç sizindir” dedikleri görülür. Romanyalıların töresözünün Hz. Peygâmber’imizin (s.a.s) “Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz.” hadîs-i şerîfinden mülhem olmasıysa hayli dikkâte şâyândır. Biz Müslümânlar içinse aslında şaşılacak bir durum yoktur. Zirâ bize göre kâinatta ferâsetin yegâne sâhibi ve kaynağı O’dur. Bu aslî kaynaktan mahrûm olanlarsa kendilerine başka kahramanlar bulmanın derdine düşmüşlerdir. Hattâ hasbel’lkader buldukları kahramanlarla bizi de aldatmaya teşnedirler. Ne diyelim? “Bizi aldatan, bizden değildir!”

Lutfi Baba soylamış, görelim cânım ne soylamış:

Kardeşim bizi aldatma
Doğruya da yalan katma
Lutfi Baba’n sana rehber
Tereciye tere satma….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu