Doç. Dr. Erhan Çapraz

Gelimli gidimli dünya (II)…

Gitmek fiilinin de gelmek fiili gibi “geçişsiz” “ol”ması (Kün!) hiç de tesadüfî değildir! Zira her iki fiil de tamamıyla O’na (C.C.) ircâa dönüktür: O’ndan “gel”ip O’na “git”meye… Bu yüzden Eski Türkçede “kit-mek” şeklinde karşımıza çıkan fiilin (-den / -e) kullanımları daha yaygındır. Bununla birlikte Kubbealtı Sözlüğü’nde fiilin dîger temel anlamlarında da O’na (C.C.) bağlığın uzak veya yakın türlü çeşitlenebilir tecellilerini görebilmek de elbette mümkündür:

1. (Bir şey veya bir kimse) Konuşana göre yakın bir yerden daha uzak bir yere doğru hareket etmek, bir mesâfe katedip yakın bir yerden daha uzak bir yere varmak, azîmet etmek: Köprü iskelesinden sayfiyelere giden vapurlar (Ahmet Hâşim). 2. (Belli bir yönde) Belli bir yol tâkip etmek, belli bir yerden geçmek: Erzurum’a üç defa üçünde de ayrı ayrı yollardan gittim (Ahmet H. Tanpınar). 3. (Devamlı veya geçici bir süre kalmak üzere) Bulunduğu yerden ayrılmak: Avrupa’ya gitmek bahsine gelince onu da efendimize îzah edeyim (Ebüzziyâ Tevfik’ten). 4. Varmak, ulaşmak, dayanmak: “Bu yol nereye gidiyor?” 5. Gönderilmek, götürülmek, sevk edilmek: Fermân-ı bî-emân ile kalkan hümâ gibi / Tuğrâlı nâme gitti kızılbaş şâhına (Yahyâ Kemal). Bu ağır hediye kime gidecek / Çakılır çakılmaz üstüne kapak (Necip F. Kısakürek). 6. (Belli bir maksat için) Bir yerde bulunmak: Ali’m gitme pazara / Uğratırlar nazara (Türkü). Kandil geceleri kabristan ziyâretine gidersin değil mi? (Nâmık Kemal). 7. (Belli bir yerde) Belli bir işi üstüne almak sûretiyle çalışmak: “Gündeliğe gitmek.” 8. (Belli bir amaçla) Bir yere devam etmek: Rejiye giden işçi kızlar (Orhan V. Kanık). 9. Bir yere belli bir sıfat veya görevle varmak: “Dâvetçi gitmek.” 10. Başvurmak: “İzâleyi şuyûa gitmek.” 11. Yönelmek, meyletmek, rağbet etmek: Zebûn-ı nâz iken gönlüm tarîk-i aşka gittim ben (Recâîzâde M. Ekrem). 12. (Para, kazanç vb.) Harcanmak, sarfedilmek: Sen para tarafına karışma. Ne kadar giderse gitsin (Ahmed Midhat Efendi). 13. (Sıvılar için) Akmak, geçmek: “İlâç damara gitmiyor.” 14. Yakışmak, yaraşmak, uymak: “Esmere kırmızı gitmez.” 15. (İşinden veya bağlı olduğu kimselerden) Temelli uzaklaşmak, ayrılmak: Kömür gözlüm ben bu yerden gidersem / Gülün oynan (oynayın) yâran ile eş ile (Karacaoğlan). 16. Bir kimse ile berâber yola çıkıp ona arkadaşlık etmek, refâkat etmek: “Dil bilen birisi çocukla berâber gitmeli.” 17. (Şöyle veya böyle) Yol almak, yolda ilerlemek: “Bu at hepsinden hızlı gidiyor.” 18. Mevkiinden uzaklaşmak, iktidardan düşmek: “Hükûmet böyle giderse iktidar el değiştirir.” 19. Yetmek, yetişmek, kâfi gelmek, idâre etmek: “Bu para size bir müddet gider.” 20. Sağlamlığını korumak, dayanmak: “İyi kumaş uzun müddet gider.” 21. (Şöyle veya böyle) Yürümek, devam etmek, cereyan etmek, seyretmek: Sanırım ki günler hep güzel gidecek (Orhan V. Kanık). 22. (Zaman için) Geçmek, sona ermek, yaşanıp tükenmek, bitmek: Gitti giden ömür geri dönülmez (Pir Sultan Abdal). 23. Satılmak: “Koca ev çok ucuza gitmiş.” 24. mec. Ölmek: Geçen baskında gelinim gitti, daha ötekinde oğlum (Mustafa N. Sepetçioğlu). 25. (Bir şey aşınmak, yıpranmak, yırtılmak vb. sebeplerle) İşe yaramaz duruma gelmek, eskimek, ârızalanmak, bozulmak: “Bu ampul gitmiş.” 26. Yok olmak, eser kalmamak: Son ders-i felâket ne demektir? Şu demektir / Gelmezse eğer kendine millet gidecektir (Mehmet Âkif). 27. (Şöyle veya böyle) Davranmak: “Doğruluk üzere gitmek.” 28. Asıl hükmü bildiren cümleden önce yardımcı durumundaki bir cümlenin yüklemi olduğunda istenmeyen, beğenilmeyen bir işin yapıldığını ifâde eder: “Gitti, bir sürü borca girdi.” 29. Zarf-fiil veya belirli geçmiş zaman eki almış fiillerden sonra geldiğinde bir işin olup bittiğini ifâde eder: “Atlayıp gitmek.” 30. Emir kipinin üçüncü şahsı ile bâzı fiillerin emir kipinin ikinci şahsından sonra geldiğinde meselenin kapanması için bahsi geçen işin yapılmasının tavsiye edildiğini belirtir: “Ödeyiver gitsin.” 31. Şimdiki ve geniş zaman şekliyle bildirme eki almış bâzı isimlerden sonra geldiğinde süreklilik bildirir: “Bir telâştır gidiyor.

Hiç şüphesiz tüm bu anlamlar, mahlûkâtın her hâline dönük şâmil-i kudret bir tecellinin mazharıdır. Lâkin bu hakikattan mahrum “ol”anlar, mes’eleyi sadece lisanın gramatikal sınırları dâhilinde görürler veya maalesef görmeyi tercih ederler!

Fiilin tecellinin mazhariyetini içkin tarafı ise lisandaki “git”mek ve “gel”mek fiillerinin birlikte kullanıldığı yapılarda daha açık bir şekilde görülmektedir: “Gide gele”: Devamlı gidip gelerek. “Gidip gelmek”: 1. Gitmek ve dönmek: Birteviye gidip geliyorduk (Refik H. Karay). 2. Bir yere her zaman gitmek. 3. (Âilece) Görüşmek, birbirini ziyâret ederek ahbaplık etmek, gelip gitmek. “Gidip gidip gelmek”: Ölüm hâline gelip kurtulmak. “Gitti de geldi”: Ölümün eşiğine kadar gelip kurtuldu, ölümden döndü, iyileşti. “Gitti gelmez (uçtu konmaz)”: Gittiği yerden dönmeyen kimseler için kullanılır: Gitti gelmez bahar yeli (Câhit S. Tarancı). “Gitti gider (dahi gider)”: Gitti, artık geri gelmez, bir daha ele geçmez: –Bırak derdimi deştin gitti / –Getirirler yine lâzımsa. –Hayır, gitti gider (Mehmet Âkif’ten).

Bu mazhariyetin elbette O’na (C.C.) bağlı sürekliliği ise dilde ‘git’mek fiiline bağlı ikilemeye dönük yapılara vücût kazandırmıştır: “Gide gide”: Gitgide, zamanla: O ilk inbisât-ı hazzında gide gide bir aksülamel peydâ oldu (Hüseyin R. Gürpınar). “Gidiş o gidiş”: Gitti, bir daha ne geldi ne göründü: Balık sandığını alıp gitti. Gidiş o gidiş (Sait Fâik). “Gidişin olsun da gelişin olmasın”: “Git, bir daha da inşallah gelmezsin” anlamında bedduâ sözü. “Git”: Defol: Git diyorum sana, git dedi (Târık Buğra). “Git git bitmemek – Gitmekle bitmemek”: (Bir yol) Gidene çok uzun gelmek: Gitmekle bitmiyor umman / Sular azgın, tekne delik (Câhit S. Tarancı). “Git işine”: Sen kendi işine bak, bana (bize) karışıp durma. “Gitti”: 1. Fiillerin geçmiş zaman kiplerinden sonra geldiğinde bir şeyin gerçekleştiğini, yapıldığını veya kabul edildiğini anlatır: “Verdim gitti.” 2. Fiillerin geçmiş zaman kiplerinin olumsuz şeklinden sonra geldiğinde gerçekleşmesi istenen şeyin bir türlü yapılmadığını anlatır: “Okumadın gitti.”

Tüm bu mazhariyet dairesi dâhilinde fiilin töresöz mahiyetinde söze aşkın bir kudrete mâlik olması ise kaçınılmazdır! Bu itibarla dilde pekçok deyim ve atasözün de teşekkülü söz konusudur: Acâyibine (Garîbine, Tuhafına) gitmek / Ağır gitmek / Ağırına (Gücüne) gitmek / Âhı gitmiş, vâhı kalmış / Âhirete gitmek / Aklından gitmemek / Aklı başından gitmek / Aklı gitmek / Aklının dikine gitmek / Ana avrat düz (dümdüz) gitmek / Araya gitmek / Arpa boyu yol gitmek / At başı (berâber) gitmek / Atladı gitti genç Osman / Ayağına (kadar) gitmek / Ayakları geri geri gitmek / Ayranı yok içmeye, atla (tahtırevanla) gider gezmeye (sıçmaya) / Az gitmiş (gitti), uz gitmiş (gitti), dere tepe düz gitmiş (gitti) / Bas git / Baş (Tepesi, Tepe) aşağı gitmek / Başını alıp gitmek / Başının (Kafasının) dikine gitmek / Baştan kara gitmek / Battı balık yan gider / Bedine (Fenâsına) gitmek / Benden (Bizden) günah gitti (Günah benden gitti) / Bedâvaya gitmek / Bok yoluna gitmek / Boşa gitmek / Böyle gelmiş, böyle gider / Burnunun dikine (doğrusuna) gitmek / Cehennemin dibine gitmek / Cennete gitmek / Çabalama kaptan, ben gidemem / Çoğu gitti, azı kaldı / Çorap söküğü gibi gitmek / Davulcu (Hallaç) osuruğu gibi araya (güme) gitmek / Deme (Değme) gitsin / Dere tepe düz gitmek / Derinine gitmek / Deve bin akçe gelsin – Deve bin akçe gitsin / Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak / Dişinin kovuğuna bile gitmemek / (Birinin) Dümen suyundan gitmek / Elden gitmek / Eşek cennetine gitmek / Gel zaman, git zaman / (Bulgurlu’ya) Gelin mi gideceksin / Gırla gitmek / Gözü (Gözleri) açık gitmek / (Bir şeye) Gözü gitmek / Gözünün önünden gitmemek / Güme gitmek / Gürültüye gitmek / Hamama diye izin alıp Bursa’ya gitmek / Hasret gitmek / Havaya gitmek / Hayâtı gidip bayatı kalmak / Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine / Hiçe gitmek / Hoşafına gitmek / Hoşuna (Keyfine) gitmek / İçi gitmek / İçinden (Yüreğinden) kan gitmek / İçtikleri su ayrı gitmemek / İleri gitmek / Îmansız gitmek / Kalk gidelim demek / Kalk git kahvesi / Kan gitmek / Kapış kapış gitmek / Kaput gitmek / Karşı gitmek / Kendi havasına gitmek / Kim vurduya gitmek / Kocaya (Ere) gitmek / Kötüye gitmek / Kurban gitmek / Kuş gibi uçup gitmek / Ne verirsen elinle o gider seninle / Okkanın altına gitmek / Sen giderken ben geliyordum / Su gibi gitmek / Suyuna (Huyuna suyuna) gitmek / Suyunca gitmek / Tahtalı köye gitmek / Vız gelir, tırıs gider / Yangına körükle gitmek / Yola gitmek / Yorgan gitti, kavga bitti / Zevkine gitmek / Zıddına gitmek.

Efendim, gelimli gidimli bu dünyada Rabbimiz bizi hayırlısıyla gelip gidenlerden, kendisine kavuşturduklarından eylesin. Efendim ey meded!

Arefî’m soylamış, görelim cânım ne soylamış:

âh vız gelir tırıs gider

hem ayrısı hem sayrısı

böyle gelmiş böyle gider

âh Arefîm’den gayrısı…

Erhan Çapraz

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu