Dostlarımız bize, “Töreli değilse peki nedir?” diye soruyorlar. Uzatmadan, hemen cevap verelim: Türedi! Peki, “türedi” ne demek? “Nasıl ortaya çıktığı, nereden geldiği, nasıl oluştuğu, türediği belirsiz olan, gerçek bir değeri bulunmayan” şey ya da kişi… Yani türedide yaratılışından kaynaklanan bir belirsizlik mevcuttur. Bu yüzden kelime, lisanımızda daha ziyade “Umulmadık şekilde sivrilen, ortalarda yokken birdenbire adı sanı duyulup adam sırasına giren kimse” içün kullanılır. Ne yazık ki Ahmed Midhat Efendi’nin şikayet ettiği üzere, “Bu yerli türedilerin hâriçten gelenlerden daha çabuk meydan alabilecekleri derkârdır!” Fakat elbette bir “töreli”nin mevcut olduğu yerde bu asla mümkün değildir…
Hiç şüphesiz bizde bu türedilere çanak tutanlar ise her zaman bürakratlar olmuştur. Zira merhum Ahmet Kabaklı’nın dediği gibi, “Bizde bürokrasi, aslı batı simsarları olan, sonradan görme burjuvazinin türedisidir.” Dolayısıyla aslen bürakrasiden neş’et eden bu türedilik, hayatımızın tüm alanlarını âdetâ bir sarmaşık gibi kaplamıştır. Çözüm ise her daim töreli olmaktan geçer…
Türedi, aynı zamanda toplumdaki çözülmeye bağlı olarak baş gösteren bir eşkıyalık türüdür. Yol kesmek, hırsızlık yapmak, baskın ve tacizlerde bulunmak ise bunların en temel karakterleridir. Bizim töreli kültür dairemizde bunlar, celalî, haramî, saruca sekban, haydut ve levendat gibi adlarla bilinirler. Elbette, Karac’oğlan’ın belirttiği gibi ipek yüklü kervanı olmayanların bu türedilerden korkmalarına mahal yoktur. Fakat bu türediler artık efsaneleşmişlerdir; efsanelere de efsane verirler… Çözüm mü? Sadece töreli olmaktan geçer!
Töreli olmak ise, doğrudan Türk olmakla eş değerdir! Cibâlî’nin dediği gibi, töre bayrağını her zaman göklerde dalgandırmaktır. Gelin isterseniz o zaman Cibâlî’den Türk olmanın, yani türedi olmamanın kısa yollarını öğrenelim:
“TÜRK OLMAK
selâmet sâhibi olmak
aklını kalbini zevkini selîm tutmaktır
türk olmak
emânet sâhibi olmak
cân bahâsına sırrı saklamaktır
türk olmak
vakâr sâhibi olmak
şehîd oğlu şehîd adayı şuûruyla yaşamaktır
türk olmak
fütüvvet sâhibi olmak
islâmı küfre
bir müslümânı bin kâfire satmamaktır
türk olmak
metânet sâhibi olmak
vatan zindânını gurbet sarâyına yeğlemektir
türk olmak
hürriyyet sâhibi olmak
milletini devletini bırakıp küffâra sığınmamaktır
türk olmak
ferâset sâhibi olmak
ağzına uzatılan her mikrofona yakınmamaktır
türk olmak
haysiyet sâhibi olmak
açlığını aç gözlülüğünü sokakta çığırmamaktır
türk olmak
mürüvvet sâhibi olmak
komşusu aç iken tok yatmamaktır
türk olmak
kanâat sâhibi olmak
aza tamahın çok ziyân getireceğine inanmaktır
türk olmak
basîret sâhibi olmak
yılanın zehrini arının sütünden seçip ayırmak
bir sokulduğu delikten bir daha sokulmamaktır
türk olmak
hakîkat sâhibi olmak
evin yalın gerçeğini elin süslü yalanlarına değişmemektir
türk olmak
adâlet sâhibi olmak
sabrı i’tidâli tavsiye etmek
heyecânı galeyânı men’etmektir
türk olmak
belâgat sâhibi olmak
ma’rûfu emr münkeri nehy etmektir
türk olmak
cesâret sâhibi olmak
eliyle diliyle kalbiyle fitneyi fesâdı şerri def’etmektir
türk olmak
fetânet sâhibi olmak
târîhin tekerrüründen ibret dersini çıkarmaktır
türk olmak
ma’rifet sâhibi olmak
kendini bilmeyi rabbini bilmek saymaktır
türk olmak
letâfet sâhibi olmak
hakkın rızâsını mutlak bâkî kâr saymaktır
hulâsa
türk olmak
moda paçavralarını yakıp yırtmak
töre bayrağını göklerde dalgalandırmaktır…”
Efendim, Rabbimiz bizi her zaman törelilerden eylesin!
Efendim ey meded!
Lutfi Baba’m soylamış, görelim cânım ne soylamış:
ah türedi vah türedi
hücceti yok sah türedi
Lutfi Baba’m söylese de
türlüce ervah türedi…