Artık farklı dünyaların insanları olduklarını anladıklarında bir çok kişinin başına gelen mesele!
Bir bakmışsın yıllar sonra tekrar karşılaştığınız dostunuz, aynı hızla avara edivermiş.
Ardından kimisi hatıraların hatırına kendini pataklar, kimisinin umurunda olmaz.
Kendini sorgulayan hem kendisinin hem muhatabının tekamülüne bakar.
Koyduğun yerde otluyorsa açıkçası pek umurunda olmuyor. O yüzden ölçüyorsun biçiyorsun; “neydik, ne olduk?” diyorsun.
İnsanın en iptidai hali beşer.
Bunun bir de masum hali var ki, bir sabilerde mevcut, bir de resullerde…
Dolayısı ile günahsız insan yok.
Hatalı insan var, tövbekarlar var.
Hata yapma hakkı da sadece insana mahsus.
Keşke öyle olmasa; ama hata yapa yapa, pişman ola ola, beşerden insana yürünüyor.
Yol uzun!
Bu yolda oldum da, piştim de, yandım da diyen yanılabilir…
İnsan devamlı değişiyor.
Eğitim, kültür, çevre, roller, modeller, güç…
Elbette yaşananlar…
En çok insanın hissettikleri değişiyor, değiştiriyor.
İnsan aynı anda üç hali hissedebilen tek varlık: “Geçmiş, şimdiki zaman, gelecek!..
Bu zaman dilimlerinde insanda oluşan niteliğe “karakter” diyoruz.
Karakterler, “kimliği” oluşturuyor.
Bir insanı karaktersiz bırakan, kimlik dışına atan en büyük etken, yüz kızartıcı suçlar.
Diğer tüm nitelikler insanda var olan zenginlikler.
Nedir bunlar?
Cinsi karakter
Coğrafi karakter
Dini karakter
Mesleki karakter
Milli karakter
İdeolojik karakter
Bir de kişinin şahsına münhasır bir özelliği olabilir. Sempatikliği, nüktedanlığı, yardımseverliği, vatanperverliği gibi…
Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde işte bir şahsiyetten/ruhtan söz edebiliyoruz.
Artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını farkettiğimiz anda, derelerin altından çok sular aktığını…
Herkesin bir yerlere savrulduğunu, herkesin derdinin farklı olduğunu anlayıp birbirinize yabancılaşıyorsunuz.
Zaman değişmiş, mekan değişmiş, bilgi, değerler ve mana değişmiş…
Anladım ki, bu kadar değişime rağmen insan “Ben hâlâ O’yum!” diyorsa onda bir dandiklik vardır.
Kadim dostluk yoktur.
Kadim olan yaşananlar ve paylaşılanlardır.
Çekilen eziyetler… Sevinçler, neşeler, hüzünler, burukluklar, hasretler…
Birbirine sahip çıkışlardır.
İnsanları birbirine bağlayan değerler daha ne olabilir ki?
Lakin, her şey unutulup…
Her şeyi silip, ölçüyü; misal tek bir karaktere..
Dine, ideolojiye hapsedip her davranışınızı bu politik duruş belirliyorsa…
O adama acırım.
Umurumda da olmaz.
Aramızda “madem umurunda değil, neden kıvranır durursun be gafil!” diyen de var ise…
Bilinsin ki, herkesin birbirinde hakkı vardır. Kimininki daha çoktur, kimininki daha az; Allah bilir.
Mahsuplaşmak veya hesaplaşmak da değildir derdim.
Derdim; bugün o hukuk olmasa da…
Habil ile Kabil gibi kardeşin kardeşi hançerlemesidir.
Şimdi çağırın kargayı, kardeş nasıl gömülüyor birlikte öğrenelim.
Kalemine bereket sayın İlkter.