Dûn Dün ve Tün
Segâh makamında bir ezan vakti
Hocanın eli kulağındaymış hani
Deli Dumrul’un köprüsünden geçmiş, işittim
Tavuğuna da “kış” demiş bir başka delinin
Bilmemiş nedir, bağcıyı dövdüren özgül fobi
Azize yangın yerinde pirüpak bir lotus çiçeği
Ünledim
Halas ol dünün ve tünün yaygarasından
Bana yazgını söyle, sana bir şiir söyleyeyim
Serin ve selamet olmuş yangınlardan
Seherlerde devşirilmiş güller getireyim
Ânın emzirdiği yarınlar asudedir Azize
Çağırsam gelir misin tüneklerinden sürülmüş devrime
Korkma, duruldu teninin değdiği boz bulanık sular
Dürüldü bulutları küstüren asi rüzgârlar
İstersen ateşle suyun muşa’arasını dinleriz seninle
Olmadı öfkeyle zararın valsini temaşa ederiz
Vuslatına şahit serçeleri teskin ederiz istersen
Anonim ağıtları nisyanın kuyusundan biz çekeriz
Segâh makamında bir ezan vakti
Hocanın eli kulağındaymış yani
Azize! Sen yangın yerinin ta kendisi
Sürüden her ayrılanı kurt kapmaz, korkma
İnanma dünlerin yarınlar üzre manipülasyonuna
Bak bu olağandışı bir çapraz okuma
N’eylesek nasıl etsek de buluşsak Kaf Dağı’nda
Kamu spotu
Simurg’un altın kanatları Azize’nin avucunda
Serap YAVAŞ