Bu haftaki konum sevgiden mahrum yetişenlerle ilgili olsun istedim. Sevgisizlik sadece bireysel yaşamları değil, toplumsal yapıyı da derinden etkiler. Sevgi ve hoşgörü eksikliği, insanların birbirine olan güvenini zedeler ve toplumsal dayanışmayı azaltır. Oysa, sevgi dolu bir ortamda yetişen bireyler, daha empatik, anlayışlı ve işbirliğine açık olurlar. Bu da hem aile içinde hem de toplumda daha sağlam ve sağlıklı ilişkilerin kurulmasını sağlar.
Büyüdükçe aileme öylesine teşekkür ediyorum ki beni sevgi ile, aşk ile yetiştirdikleri için. Bu değerler, beni bugün olduğum kişi yapan temel taşlar oldu. Çevremde o sevgiyi, o hissi derinden alamayanları görüyorum. Her anlamda zorluktalar, üzülüyorum biraz da. Hiçbir çocuğun elinde değil aslında ama gelişim kendimizin elinde. Bundan sonra kendimize katacaklarımız, evet ailemiz asli kahramanlar olacak her zaman, ama bundan sonraki yaşamda yapan kendine yapar.
Kendi gelişimi için hiçbir çabası olmayan insanlar, hayatlarında gayeleri olmayanların tek dertleri başkaları olmuş. Oysa kendi bahçesini sulamayan, gözü başkasının bahçesinde olanın çiçekleri kurur. Zararını er geç anlayacaklar, geç olur lakin güç olmaz. Herkes kalbinin ekmeğini yiyecek zamanı gelince.
Dedim ya, ailesinden o sevgiyi, hoşgörüyü alamayan insanlar belli eder kendilerini her ortamda. Aşağılar karşısındakileri, doğruları tektir, başkasının doğrusuna kulak vermezler. Kalpleri öyle katıdır ki sevgisi bile menfaatindendir. Affedici değillerdir. Oysa biz affetmezsek, karşımızdakini hatasında hemen siler, ona hoşgörü ile yaklaşmazsak Rabbimizden nasıl affedilmeyi bekleyeceğiz?
Anlatamazsın, kalbi kirlenmiş birine bu sözleri. İnanç yoksa dinlemez ki seni.
Allah kimseyi sevgisiz yetişen ve kendini yetiştiremeyen insanlarla sınamasın..