Mustafa ArslanoğluTöreli Yazılar

Dost Gönlüne Mektup

Dost Gönlüne Mektup

Öğrenmek güzeldir, öğretmek daha güzeldir, hem öğrenmek hem öğretmek en güzeldir.

Dost gönlüne mektup!

İstedim ki mektup yazma geleneği kaybolmasın, hatıra gelsin ve yaşasın.

Sevdiklerinize mektup yazın! İnanın ne kadar memnun kaldıklarını size geri dönüşlerinde anlatacaklardır.

Merâmım, gönlümden geçeni gönüllere aktarmaktır.

İşte o mektup!

Mevsim kış olsa da gönlün hep bahar olsun.
“Diken” diyecek olsan da dilin gül olsun.

İnsanlara gönül kapını kapatma, geliş gidiş yolunu açık tut ki, barışa yüzün olsun.

Öfkene kurban olma, dostluk köprüsünü yıkma ki, zamanı gelince diyecek bir sözün olsun.

Sabırla, zamanla çözülebilecek meseleler için zamansız ateş yakma.

Üzülecek ve utanacak duruma düşmemek için, ölçülü davranmayı öğrenmelisin.

Şeytan taşlar gibi kimseyi eleştirme. Eğri sözlerle değil, doğru sözlerle gerçekleri dile getir.

Gülün dikeni var diye, gülistanda başlattığın eleştiriyi, hırs eliyle hâristanda bitirirsin.

Kendinden başka herkesi liyâkatsız görmek hayra alâmet değildir.

Töre der ki;
“El elden üstündür.” – “Çul içinde aslan yatar.“
Hayra alâmet olan; vazifeyi ehline vermektir.

Göstermediğin meziyet senin değildir. Cevherin ve niyetin iyi olması yetmez. Canlara sunacağın iyiliklerin olsun.

“Keşke” dememek için; neme lâzım, sonra bakarız, iş olacağına varır; gibi şevksiz, ilgisiz hallere girmemek lâzım.

Ecdât ne güzel söylemiş:
“Bugünün işini yarına bırakma.” –
“Demir tavında dövülür.”

Hazırlık yapmadan hiçbir işe başlama. Esbâba tevessül insanı başarıya götürür. Hayatı kompozisyon yazar gibi düşün! Giriş, gelişme, sonuç bölümlerini hesap etmelisin. Hesâbın üzerinde elbet bir hesap vardır. Mâmâfih, sen olması gerekeni yap ki, keşke demeyesin.

Uzağı göremeyen yanı başındaki fırsatları değerlendiremez. Bunun tersi de doğrudur diyen olursa, itiraz etme! Vardır bir bildiği. Bizim uzaktan kastımız, ileriyi görebilmeyi hatırlatmaktır. Zîra, ileriyi gören yakınındaki değerlerin farkına varan kimsedir.

Akıl aklı akıllandırır. Tatlı dil muhabbeti tatlandırır. “Bin bilsen de bir bilene danış.“ töre sözünü unutmamak gerekir.

Gözünü unutma, başka gözler bakar. Aile efradın senin gözündür, özündür, cânındır, cânânındır.

Çok zeki olmadığına üzülme! İşini sevmiyorsan, vazifeni sûistimal ediyorsan ona üzül.

Azim ve sevgi her engeli aşar, geçilmez dağları yol eder.

Yalan ve iftirayla kimseyi karalama. Haksız elde edilen her kazanç, insanı Hakk’tan ayırır.
Derler ki; “Kırk yılan bir olsa, bir yalan kadar ısıramaz.“

İftirâ; ateşten, kılıçtan, illetli hastalıklardan daha beterdir. Onun için:
“Ah yerde kalmaz.” – “Ah alan onmaz.” töresözleri dilden dile dolaşmaktadır.

Binâenaleyh; iftira, müfterinin peşini bırakmaz.

İftirâ çilesi her dertten beter,
Müfteri yarası mahşerde biter.

Özeli genelleme, kimseyi kimsenin günahına ortak etme. Sol elin vebâlini sağ ele yükleme.
“… Kimse kimsenin günah yükünü çekmez…” (Zümer, 7).

İnsanın insana sevgisi, iyiliği ve nasîhâtı; karşılık beklemeden Allah rızâsı için yapılırsa sadâkadır, ibâdettir.

Veren el ol, gören göz ol, seven gönül ol, dertlilere derman dil ol.

Hz. Muhammed: “Veren el alan elden üstündür.” diye buyurmuştur.

Sözün güzeli doğru olandır. Doğru söz tatlı dille söylenirse meyve verir.

Gerçekler acı da olsa tatlı dil ile doğru söz ile anlatılmalıdır.

Dostlar arasında dargınlık zülf-i yâre dokunur. Zülf-i yâre dokunan “günah“ diye okunur.

Mustafa Arslanoğlu

13

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu