
Tür kelimesi lugatimiz Kubbealtı’nda ilkin “çeşit” mânâsına gelmekte olup aslında kelime Eski Türkçe türlüg “türlü” < tür+lüg kelimesinin yeniden kullanılmaya başlanmasıyla vücud bulmuştur. Fakat kelimenin hâl-i hakikatte en dikkate değer tarafı ise doğrudan Cenab-ı Hakk’ın “Törütgen” ism-i celâline bağlı oluşudur. Nitekim kelimenin Eski Türkçe’de töril- “yaratılmak, şekil almak” fiilinden +Ig sonekiyle türetilmiş olması da bu durumu açıkça teyid eder.
Sait Mermer’in “İsa’nın Yamalı Gömleği”ni örmeye çalıştığı kitabında belirttiği üzere, “İlâhî isimler, âlem-i mevcudattaki tüm isimlerin anasıdır.” Dolayısıyla isim, her ne kadar cinse bağlı tikel bir kemiyeti haizse de fiillerin de dâhil olduğu tümel varlıkların bize hakikatini verir. Doğrudan bu hakikate bağlı olarak kelimenin sözlükte ikinci temel mânâsı, “biyo. ve bota. Bir cinsin içinde ortak özellikleri beliren ayrı bir grup”dur. Yani kelimenin aslında tikel olan birinci mânâsını tamamen tümel ikinci mânâsı belirler.
Kelimenin gerek keyfiyet gerekse kemiyette aynı vaziyeti Arapça nev‘ kelimesinde de aynı surette yaşadığı görülür. Zira kelimenin ilk mânâsı olan “cins, tür”den nev’e ait nev’î veya nev’iyye mânâsına kadar tümel hâli bize hep aynı hakikati verir: Allah (C.C.) Törütgen’dir…
“Kılıp ol hazret-i feyyâz-ı kerîm
Nev’-i insânı muhakkak tekrîm”
Bu bağlamda Sünbülzâde Vehbî’nin yukarıdaki beytinde dile getirdiği üzere “nev’-i insân”ın tekrîm oluşu, sadece O’nun Kerîm olmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı mantık dairesinde “nev’-i insan”, “nev’-i beşer” (benî beşer)’e de dönüşmektedir. Hatta, “nev’i şahsına münhasır” oluş da “nev’an” bize tümel hakikatin tikel bir emsalini verir. Kelimenin son olarak “nev’î” veya “nev’iyye” sureti ise müennes şekli olup bize tümel cinsin başka başka tikel cinse gebe olduğunu gösterir.
Elbette “nev’-i beşer”in beşeriyetteki tek dayanağı ise Hz. Peygamber’dir (s.a.s.). Bakınız Fıtnat Hanım, bizim bir nev’-i beşer olarak onun övgüsü karşısındaki nev’-i insân acziyetimizi nasıl da güzel ortaya koyuyor:
“Kādir mi ola nev’-i beşer meddâhın
Vasfında nüzûl eyledi çünkim âyât”
O hâlde, ister tür olsun ister nev’ olsun hakikat döngüsünde aynidir efendim…