Merve AktaşTöreli Yazılar

Filistin Notlarım: Kudüs’lü Türk Musa Abi

Filistin Notlarım: Kudüs’lü Türk Musa Abi

Büyük bir heyecanla gittik geçen sene o kadim şehre. Tüm hak dinlerin ev sahipliğini yapan, pek çok peygamberin kabir ve makamlarının olduğu o kutsal beldeye. Daha yenice Zeytindağı’nda vardığımız ilk noktadan parlıyor adeta ümmetin göz bebeği Aksa…

Yine de bilmediğimiz bir kültür ve yabancı olduğumuz insanların misafiri olacaktık, bir lahza gözümüze, gönlümüze, ruhumuza çekip doyumluk değil tadımlık yaşayıp, geldiğimizden daha büyük bir hasretle ayrılacaktık. Henüz girdiğimiz ilk vakit namazında o taşları bile konuşan, her bir yaprağı ve içindeki her hayvanatın edeple döndüğü ilk kıblemizin avlusunda başladı ev sahipliğimiz. Misafir geldik ama ev sahibi gibi ağırlandık.

Konaklamamız yarım pansiyondu fakat mescitte acıkmak, acıktığını hissetmek ne mümkün. İkramın bu kadar cömertçe ve bolca yapıldığı başka bir yer görmedim.  Cemaat her dağılışında oradaki her Müslümana bir şey yedirmek yahut içirmek için adeta yarış içindeydi. Pek çok tur ve pek çok ülkeden gelmiş yüzlerce Müslüman olsa da hem biz hem de Kudüs halkı bir Türk’ü hemen tanıyor. Sanki bir hastalık var ve o hastalığın şifasına vesile olacak yegane ilaç da bizim, Türklerin elindeymiş gibi. Büyük bir coşku ve şölenle karşılanıyor, selamlanıyor, evlerinde ve sofralarında ağırlanıyorsunuz. Türk olduğunuzu anladıklarında gözlerinin içi nemleniyor siz ne olduğunu bile anlamadan bir Filistinliyle kucaklaşmış oluyor, ikramlarından yiyor, Kudüs kahvesinden yudumluyorsunuz. Türkiyyee selam selam selam!

Raid Salah ve pek çok muhafızın nezaret zulmünün geçici olarak bittiği yahut mescit yasaklarının göstermelik bir barışla kalktığı günlere denk gelmiştik. Bir akşam namazı sonrası cemaat dağılırken Şeyh Raid Salah’la karşılaştık. Ayaküstü de olsa sohbet etme fırsatı yakaladık. Hemen yanında mütebessim yüzüyle bizi selamlayan ve akıcı Türkçesiyle sohbetimizi çeviren o güzel insan: Musa Hicazi.

Kudüs’te beş gün kalmıştık ve neredeyse her gün bizi buldu. Uzun uzun anlattı ondaki yerimizi. Musa abi 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olmuş. Daha sonrasında hem kendisi hem de ailesiyle birlikte sık sık ziyarete gelmiş. Elbette her davası olan Filistinlinin bir şekilde engellenmesi sebebiyle dönem dönem Türkiye’ye gelmesi yasaklanıyor. Ama o ne kalbinden ne de dilinden türkleri çıkaracak gibi görünmüyor. Kudüs’te mescidin çevresindeki tarihi yapıların İsrail müsaade ettiği ölçüde restorasyonunu yapan Musa abi aynı zamanda Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü haçlılardan kurtarmaya geldiği Hicaz’lı bir aileden. Nesiller boyu Aksa’mızın muhafızlığını yapıyorlar. Türkiye ile Filistin arasında gayri resmi elçilik yapan Musa abi bize çok önemli tespitlerini bulduğu her fırsatta aktarmaya çalıştı. Bizler de uykumuzdan ve insani ihtiyaçlarımızdan zaman kısarak bu güzel fırsatı değerlendirdik çok şükür.

Kudüs’teki taşlar bile sizi tanıyor.”

Musa abi her konuşmasında bizi kendimize getiriyor ve buradaki Müslümanların bizimle ilgili hüsnü zanlarını ve beklentilerini aktarıyordu. Türkiye’nin Kudüs meselesindeki yerinin ve önemimin ne kadar büyük olduğunu döndüğümüzde tüm Müslümanlara anlatmamız için ricacı oluyordu:

Siz burada bizden daha fazla yaşadınız, bakın siz ev sahibisiniz kendi evinizi yalnız bırakmayın ve sık sık gelin kendinizi evinize hatırlatın. Siz burada çok başka bir ilgiyle karşılanıyorsunuz. Kudüs’teki taşlar bile sizi tanıyor, sizi selamlıyor. Tam 450 yıl burayı atalarınız yönetti. Burada sayısız Osmanlı eseri var. Siz buraya gelir gelmez ev sahibi gibi davranıyorsunuz.Diğer Müslümanlardan farklı davranıyorsunuz. Burada Yahudiler bile siz buradayken saadetle yaşıyordu.” dedi.

Eğer nasip olursa ya da olduysa Musa abi sizi mutlaka bulacak, oturduğu yerden bile hürmetle ayağa kalkacak ve o derin sohbetiyle sizi ağırlayacaktır.

Kudüs’lü Musa Hicazi, Türkiye’nin İslam alemi için önemini geçtiğimiz sene şu sözlerle anlatmıştı:

Siz hep ümmete sahip çıktınız. Dünyanın her yerindeki mazlumlara sahip çıktınız. Allah sizden razı olsun, biz sizi seviyoruz. Yaşadığınız darbe gecesi Filistin’deki tüm ışıklar yanıyordu. Sabah kadar uyumadan sizler için dua ettik…”

Türkiye’nin hem dünya hem İslam coğrafyasındaki meselelerini hem de iç gündemini yakından takip eden büyük bir Türkiye ve Osmanlı aşığı Filistin aktivisti Hicazi bizi evimize, biricik meselemize, ümmetin kalbine davet ediyor, baki muhabbetle selamlıyor.

Ve aleykümselam Musa abi…

Merve Aktaş

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu