“Kim olursan ol, yine gel! Kâfir, mecûsî, putperest olsan da yine gel! Bu bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!” diyor ya Mevlana…
Hep aklıma “gelelim gelelim de “tam adres ver, nereye?” sorusu gelir.
28 Mayıs seçimlerinde yüzde 52 ile iktidara gelen Erdoğan ne oldu da aradan geçen onbir ayda yüzde 35’lere gerileyip ta 2001 yılına döndü?
Madem bu denli itibar ve güven sahibiydiler, ne gerek vardı da İstanbul’da yüzde 51 alan İmamoğlu ile Ankara’da yüzde 60 alan Başkan Yardımcısı(!) Mansur Yavaş; tüm Türkiye’yi gezip oy istediler.
Hani “siz hepiniz ben tek!” propagandası yapılan halaskar var ya, Erzurum’da ne işi vardı da, Türkiye’nin en muhafazakar yerinde taşlandı…
E o zaman millet Erdoğan’ı neden cezalandırdı?
Cezalandırdığı falan yok.
Millet, 28 Mayıs Seçiminde Erdoğan’a verdiği fazlalıkları alıp muhalefete boca etti.
Hakettiklerinden değil ha!
Beklemediklerinden şapşala döndüler.
Ak Parti’nin Menemen’i alması gibi, Adıyaman’ı, Afyon’u, Artvin Yusufeli’ni aldıklarına inanamadılar.
Cenaze namazlarından başka mescide gelmeyen adamlar sabah namazında şükür namazına durdular, var mı daha ötesi?
Vatandaş niye böyle bir şey yaptı?
Zaten parti bazında 28 Mayıs’da parmak sallamıştı.
Ak Parti Erdoğan zaferi ile bunu kamufle etti.
Millet baktı bunlar anlamamazlıktan geliyor…
“Değişim” dedi.
Bu şekilde giden oyların geri geleceği falan da yok.
İyi de bayrağı teslim edeceğiniz nereye gideceğini biliyor mu?
Nereye gidiyoruz, rota ne? İmamın kıblesi neresi?
“Atatürkçüyüm” diyorsunuz, İstanbul karşılığında Esenyurt’u adamlara peşkeş çekiyorsunuz.
Herifler daha ilk günden “Biji Serok Apo!” diye slogan atıyor, nasılsa Erdoğan halleder deyu dönüp de bakmıyorsunuz.
“Manda ve himaye kabul olunamaz” diyorsunuz, İngiliz sefiri ile balıkçıda basılıyorsunuz.
“Vatan bir bütündür asla parçalanamaz” diyorsunuz, Doğu’da esameniz okunmuyor?
AK Parti’nin MHP’nin YRP’nin aldığı yerlere bakması gibi DEM’in aldığı yerlere tapu ortağı mısınız?
“Kent Uzlaşısı” diyerek mi DEM’lendiniz?
İşimiz cidden zor. Baba yorgun. Millet “değişim” diyor.
Tepeden tırnağa değişmek, değiştirmek lazım. En mühimi o ilk günki ruhu ve heyecanı tekrar geri getirmek lazım.
Yükünü tutmuşları değil; Koçibey Risalesi okumuş adamları makam ve mevki sahibi yapmak gerek.
Kolundaki Rolex’i gözüne sokmadan insanların “tekrar” yüreğine dokunmak muhtaçları doyurmak gerek…
Göçebe adayları getirip milletin önüne koymamak gerek…
Hasılı, değişen kazanacak!
Haberiniz olsun, benim de değişmeme ramak kaldı.
Murat İlkter/5 Nisan 2024