Tahsin AkdumanTöreli Yazılar

Hindiname

Hindinâme

Hindiler sevimli hayvanlar. Çocukluğumdan beri bu hayvanları sevmişimdir. Hindilere takılmak için; “Kabaramadı kel fatma…

Annen güzel sen çirkin!…” diyerek uğraşılırdı. Aynı zamanda bazı arkadaşlarımızı kızdırmak için aynı sözlerle onlara takılırdık. Mahalledeki oyunlarda ve özellikle maçlarda karşı taraftar ve oyunculara;” Bir baba hindi… Hey Allah!…Kaleciye bindi… Hey Allah!…” diye bağırılırdı. Hala da bağırılıyor.
Gerçi Amerikalılar ve İngilizler bizi Turkey-hindi zannetseler de bizim hindi ile Türk Milleti olarak alakamız yoktur.
Eskiden köyümüzde her evde bir kümes bulunurdu. Tavuklar, hindiler kazlar, ördekler bir arada gecelerlerdi. Bazen kümese sansar veya tilki girer tüm tavukları boğar giderdi.

Bizim rahmetli büyükler komşular evde hindinin altına yumurtaları koyup kendileri hindi palazlarını yetiştirirlerdi. Bazen hindinin altına tavuk yumurtaları da konulur civcivlerin çıkması beklenirdi. Dişi hindiler 25- 30 gün yumurtaların üzerinde yatarlardı. Daha sonra 15-20 adet hindi yavruları palazlar yumurtadan çıkınca annelerinin arkasında yaz boyunca tarla ve bahçelerde dolaşarak büyürlerdi. Herkes hindi yetiştiremezdi. Çünkü bakımı zordu. Yerli hindiler siyah olurdu. Erkek hindilerin caka ve fiyakalarından yanına yaklaşılamazdı. Çünkü tüylerini kabartarak ve insanın üzerine yürüyerek korkuturlardı.

Eski köy yaşantısı bir başkaydı. Evlerde ve bahçelerde tavuklar, hindiler, ördekler, kazlar, inekler, öküzler, buzağılar, mandalar, kediler, köpekler hatta kuşlar tüm canlılar ile birlikte ortak bir hayat yaşanırdı.

Şimdi ise kediler ve köpekler evin avlusuna sokulmuyor çünbkü evlerde avlu yok. İnek, öküz, vs yok. Tavuklar yok. Hele siyah yerli hindi nesli ortadan kalktı gibi. İbikli horozu ve güzel tavukların olduğu yerli ırk kayboldu.

Her şey hazır marketten satın alınıyor. Hiç kimse ihtiyacını kendi üretmiyor.
Emeklilikten sonra ailecek hindi çiftliği kurduk. Böylece hindilere ilgimiz arttı. Yaklaşık on senede yetiştirilmesi ile ilgili her konuda hatırı sayılır bir “hindici” olduk.
Hindiler artık bembeyaz ve en az 25 000’lik kümeslerde yetiştiriliyor. Damızlık yumurtalar ilk senelerde Amerika- Kanada’dan geliyordu. Bolu’da hindileri yumurtlatıp kuluçka yapalım dedim. Daha pahalıya mal oluyor demişlerdi. Ama son senelerde damızlık tesisleri kurulup civciv yumurtaları üretilebiliyor. Bolu’daki kuluçka tesisinde 29 gün sonra hindi civcivleri çıkar çıkmaz hazır olan sözleşmeli yetiştirici kümeslerine götürülüyor. Civcivler yumurtadan çıkar çıkmaz dışarıdan ithal edilen bir makinadan geçirilerek üst gagaları lazer ile kısaltılıyor. Erkek ve dişi hindiler ayrılıyor. Bu tedbir daha sonra büyüdüklerinde birbirlerini yaralamasınlar diye alınıyor. Hindiler çok meraklı ve kavgacı ruhlular. Kümese girdiğimizde sizi melul-melul süzüyorlar. Gagaları ile her yerinizi gıdıklayıp kontrol ediyorlar.

Dişiler de dahil hepsi birbiri ile her zaman kavga etmeye meyyaller. Hele erkekler kavgaya hemen hazırlar. Daha civcivken hindiler erkek ve dişiler olarak ayrılıyor. Hindi kümeslerinde haremlik-selamlık uygulanıyor. Çünkü erkekler aynı bazı insanlar gibi iri cüsseleri ile dişileri ezmeye meyyaller.
Bazı insanları da aynen hindilere benzetiyorum. Hindiler gibi onlar da zayıf ve güçsüzleri ayakları altında hoyratça ezip geçiyorlar. Kabaran, her zaman dayılık taslayarak gezen çevremizde hindilere benzeyen insan yok mu?

Yumurtadan yeni çıkmış 2-3 günlük erkek hindilerin bile kanatlarını aşağı doğru indirerek kabarıp dayılandığını görüyorum da aklıma bazı tipler geliyor. Yani hindilerin erkekler koğuşu tamamen dayılarla, külhanbeyleri ile dolu.

Hindilerin yetiştirilmesi konusunda damızlık tesisi, kuluçkahanesi, yem fabrikası, kesimhanesi, pazarlama sistemi bulunan ve entegre denilen firmalar ile sözleşmeli çiftçilik modeli uygulanıyor. Kümesler gelen civcivler özel yöntemlerle büyütülüyor. İki ay sonunda kümese sığmaz hale geliyorlar. Bunun üzerine kümesteki mevcudun yaklaşık yarısı büyük hindi besleyen alt kümeslere naklediliyor. Kümes mevcudu 12-13 bin civarlarına iniyor. Daha sonra 100 günlük olan hindilerin tüm dişileri yaklaşık 10 kg civarında azami ağırlığa ulaşıyorlar. Sonra da dişilerin hepsi kesime gidiyor. 140 gün dolunca da erkekler kesime gidiyor. Son durumda erkekler 15- 20 kg arasında ağırlığa ulaşabiliyor. Bu sürede toplam bir kümeste yaklaşık 500 ton civarında yem tüketiliyor. Bu kadar yemi yetiştiricilerin karşılaması mümkün değil. Yem, ilaç, veteriner hizmeti, nakliyeler entegre denilen esas hindilerin sahibi şirket tarafından karşılanıyor. Kesilen hindilerin yapılan hesaplamalar sonucu yetiştirici tutar bedeli banka hesaplarına yatırılıyor. Kesim, parçalama, paketleme ve pazarlama şirket tarafından yapılıyor. Sistem saat gibi çalışıyor. Bolu’da şu anda hindi kümeslerinde yaklaşık Bir milyon civciv var. Bolu’da hindi üretimi yıllık beş milyonu adedi geçiyor.
Ergin hale gelen hindilere kümesin başından bağırıyorum. ”Merhaba Asker…” Hepsi tek bir ağızdan Gulu Guluuuu diye bağırıyorlar…”Sağ Olun.” Diyorum. Onlar benim askerlerim… Fakat hepsi nihayetinde kesiliyor.
Bu sistemi Bolu’da ve Türkiye’de ilk olarak kuran ve işleten birçok aileye iş ve ekmek kapısı açan rahmetli Şerafettin Erbayram ağabeyi burada tekrar anarken bugün bu sistemi sürdüren Bolu’da birçok aileye ekmek kapısı açan Ali Ericek ağabey ve ailesine teşekkür ediyorum.
Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız.

Bolu

Tahsin Akduman

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu