Tahsin AkdumanTöreli Yazılar

Tarih ve Töre

TARİH VE TÖRE

Kuran-ı Kerim tarihi olayları anlatır. Geçmiş kavimlerin insanların yaşadıklarından ibret almamızı ister. “Okumaz mısınız, ibret almaz mısınız, bilmez misiniz…” diye birçok ayetlerde ikazlarda bulunur. “Tarih ibret alınsaydı hiç tekerrür eder mi idi?.” diye de darb-ı mesel olmuştur. Tarihimiz tamamen İslam düşmanlarının bize hücumlarından, tecavüzlerinden ibarettir. Tarihimiz önümüzdedir. Tarih boyunca töremiz İslam’dan ibarettir.  Tarihten ibret alıp töremize uysa idik bizim başımıza son asırlardaki belalar gelir miydi?

Osmanlı 600 sene hüküm sürmüş, bunun 300 senesi dünyanın en güçlü devletidir. Ama Osmanlı’dan utanan nesiller yetiştirildi. Fatih’ten, Kanuni’den başkasını gençlerimiz bilmiyor. Osmanlı’nın imzaladığı anlaşmalar, tutulan defterler günümüzde 70’ten fazla ülkenin tarihi geçmişleridir. Diğer tüm belgelerin Osmanlı Türkçesi ile yer aldığı Osmanlı Arşivi hem ilmî değer itibariyle hem de evrakların sayısı itibariyle dünyanın en büyük ve en önemli tarih arşividir. Mimari, yazma, edebi, sanatsal vs. eserleri yok ettik, etmeye de devam ediyoruz. Hatta tarihi konuşmaktan korkar hale geldik. Tarihe yasak koyanlar, gerçekler ortaya çıkar diye korkuyor. Elinde tarihi belge olan profesör, ilim adamı açıklamaya korkuyor. Siyasetçi memleketin tarihi zihnini açmak için bir kelam etse aforoz ediliyor, linç ediliyor. Öyle bir tahrip var ki yüz bilgi içinde bir tanesi doğru, nerden bilelim. Bir de kasıtlı olarak tarihi bozmak ve milleti kendine düşman ederek milleti dönüştürmek isteyenlere nasıl engel olalım. Bir grup insanın, kendi özünden çıkıp başka gruba, millete benzemeye çalışıp ben sizdenim diyecek kadar utanç verici ve daha sefil bir şey yoktur. Ezilmiş insanlar bunu yapar. Bunlar celladına aşık olmuş kurbanlara benzemektedir.

Tarih ve Töre ayrılmaz iki gerçektir. Tarihi karartır, gerçekleri örterseniz töre denilen bir şey kalmaz. Tarih hafızamız çok kötüdür adeta hafızamız sıfırlanmıştır. Hafızamızda olanlar da karartılmış, saptırılmış, araştırılması yasaklanmıştır. Tarihi gerçeğini nesiller öğrenmesin diye belgeler atılmış, satılmış, yakılmıştır.  Tarihi eserler çürümeye bırakılmıştır. Tarihi bir belge bulsanız dahi yüz yıl önceki ne yazıyı okuyabilirsiniz ne de dilini anlayabilirsiniz. En ufak bir tarihi gerçeği belgesini de gösterseniz kimse inanmıyor, inanmak istemiyor, tartışmaktan ve fikir beyan etmekten maalesef korkuyor. Üniversitedeki öğretim üyesi de olsa kahvedeki vatandaş da olsa yalan yanlış bilgilerle avunup duruyor. Tarihi, töresi dumura uğratılan bir milletin edebiyatı, folkloru, müziği vs. hiçbir sanatı gelişemez. Niye böyle diye oturup düşünmeliyiz.

Prof. Dr. Teoman Duralı; “Kültür soykırımına uğradık. Hafızayı kaybettik. Alzheimer olmuş bir milletiz. Geçmiş unutuldu…“ diye dert yanar.  Ben burada devamını yazamadım, bunun sebeplerini de söyler. Araştırıp okuyun.  Ayrıca devam eder, “Peyami Safa’nın müthiş bir lafı var, ‘Milli Kütüphanesine gidip te tek kelime okuyamadan çıkan biricik nesiliz yeryüzünde…‘ der.”.

Cemil Meriç; “Tarih kitapları haçlıların en büyük zaferidir…“ der. Bu tarih kitaplarını Avrupalılar yazmadı. Yine içimizdeki çağdaşlaşma hayranları yazdı. Cemil Meriç çağdaşlaşmak kavramını açıklarken; “Bu kendi derisinden çıkmak, kendi mukaddeslerini inkâr etmek ve peşin peşin köleliğe razı olmak değil mi?.. Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız.: Düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin.” Der. Ve ekler: “Batılılaşma mefhumu vardır, kabul ederim. Çünkü hudutları bellidir. Hristiyanlaşmaktır yani. İsterseniz Hristiyanlaşın. Fakat çağdaşlaşma ne oluyor.” Yani demek istiyor ki; Türklerin Avrupalı olması için tek çaresi İslam’ı reddetmektir.

Selçuklu, Osmanlı ve benzer birçok dönemde, atalarımız İslam’dan önceki töre ve yaşayış hallerinin çoğunu bırakıp, yıllarca tecrübe ederek İslam’ı seçmiştir. Hayata yön vermiş ve cihana hâkim olmuştur. Osmanlı kendine hiçbir zaman Osmanlı dememiş, Devlet-i Aliyye tabirini kullanmıştır. Osmanlıyı tarih sahnesinden kaldırırsak yok sayarsak diğerlerinin de hiç önemi kalmamaktadır. Geçmişine küfreden bizim gibi millet yoktur. Yüz sene önce babamız, dedemiz Osmanlı idi ve hayatında her anını İslami kavramlarla düşünürdü. Biz nerelerden geldik iyi düşünmeliyiz. Bize düşman Milletlerin söylemlerine kanmayalım. Bugün bile kullandığımız birçok kelime ve deyimler İslam ile yüzyıllarca yoğrulmuş, bizi anlatan töresel kavramlardır.

Yeni nesil Osmanlıyı Arap zannediyorlar. Arap değiliz, biz Türk’üz. Türklerdeki Arap antipatisi I. Cihan Harbi’nin bir neticesidir. Yine burada tarihin çarpıtılması sonucu Araplar hain olarak nitelendirilmektedir. Oysa TBMM’nin açılışının ikinci gün zabıtlarında Arabistan şeyhinin Türkiye’ye katılma isteği reddedildiği görülmektedir. Sonraları Libya meclisinin katılma isteği reddedilmiştir. Bugün dahi Adriyatik’ten Çin Seddi’ne , Afrika’nın güneyinden Rusya içlerine tüm Müslümanların umudunu Türkiye muhafaza etmektedir. Bunu inkar etsek de bu bir gerçektir. Osmanlı da Türk milleti önderliğinde diğer milletlerin beraber yaşadığı bir coğrafya olup milliyet ön planda olmamıştır. Osmanlı müslim ve gayrı müslim olarak ifade edilen bir topluluk olup Türklerin önderliğinde, her ırkın hakları korunmuş ve bunun için cihan imparatorluğu olmuştur. Osmanlı büyük devletti ve içinde çeşitli ırkları barındırmaktan hiçbir zaman korkmamıştır. Batıdan kaynaklanan ve sömürgeci devletlerin milliyetçiliği kışkırt, böl, parçala, yönet, yık politikası gereği Osmanlı parçalanmıştır. Maalesef Türk ırkından olmadığı halde Türkçülüğü kullanan ve kuran, sabetaist Jön Türkler ve ona katılan safdil Müslüman Türkler aldanmışlar ve 10 yıla kalmadan Devlet-i Aliyye parçalanmıştır.

Bizleri Arap özentiliğiyle, batı düşmanlığıyla suçlarlar.  Hz. Muhammed (sav) gibi ırkçılığı reddeden bir önderin sevgisi varken, Arap veya başka bir ırki nefreti nasıl kalbinde bir insan barındırabilir. Irkçılıktan arınıp meleklerden daha üstün, ya da hayvandan daha aşağı bir insan olabiliriz. Ancak; bu da kişilerin ırkıyla değil, sahip olduğu İslami meziyetleriyle mümkündür. Günümüzde menfi propagandalarla yapılan Arap düşmanlığının bir yönü de İslam düşmanlığıdır. İslam’a karşıyım diyemeyenler, Arap diyor. Bu gibi, düşmanların söylemlerine kanmayalım. İslam’ı yıkmak için Türkçülüğü kullandırmayalım.

Devletler tarih dersi ile kurulur, devam eder ve yıkılır. Ecdadınızın tarihini iyi okuyun. Tarihini bilmeyen töresini kaybetmeye ve zevale uğramaya mahkumdur. Teknolojiyi elde edelim ama tarihi ve de töreyi unutmayalım.

Bir kavim nefislerini (kendini) bozmadıkça, Allah onların durumunu değiştirmez ” (Ra’d Suresi 13/11.)

Yazının ilk bölümündeki emir gereği; okuyun, ibret alın, bilin…

Selam ve dua…

Tahsin Akduman

Bolu

18.8.2023

 

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu