Mustafa YakışırTöreli Yazılar

Kavram Kargaşası

Mustafa Yakışır

KAVRAM KARGAŞASI

“Kafirce vazedilmiş bir mesele müslümanca çözüme kavuşturulamaz.”

İsmet Özel

Kâfirler kendi kavramlarını üzerimize boca etmekte mâhirdirler.  Mâhir oldukları başka mesele, kendi meselelerimizi mesel olmaktan çıkaracak hokkabazlıkları. Bu göz boyama ameliyesi ile amel ettiğimizde asıl meselelerimiz de ortadan kalkıyor. Konuştuklarımız derme çatma yapılar halinde önümüzde duruyor. Kendimize ait olmayan bir dünya görüşünün kavramları ile kendimizi bulmaya çabalıyoruz. Nâfile! Önümüze hızlıca sunulan ayaküstü sun’î soslu mönülere değiştik bereketli sofralarımızı. Kanaat pusulamızı pos makinelerine kurban verdik.  Pergelimizin ucunu modaya sabitledikten sonra yörüngemiz değişti mihengimiz kayboldu. İlim meclislerimizin hikmetli sesi amfilerin uğultusu arasında kayboldu.  Bilimsiz ve diplomasız konuşamaz olduk.

Kavramlarımız, bize ait meselelerimiz kargaşaya kurban gitti. Kâfirler kahkahalar arasında konforlu koltuklarına yaslanmışlar, ellerinde patlamış mısır eşliğinde hâl-i pür-melâlimizi keyifle izliyorlar. Kedinin fâre ile oynadığı gibi oynuyorlar kodlarımızla. Bu seyir İslam’ın siyâsî, askerî ve iktisâdî açıdan toplumu terkinden beridir böyle. Kıymeti bilinmeyen değer usulca terki diyar eder. Bu böyledir.

İstinatgâhımız kaydı ayaklarımız altından. Dîvana durduğumuzda ayaklarımız altındaki yere toprak diyerek geçip gidiyoruz. Dünya vatandaşı olmak kızıl elmamız oldu. Kahramanlarımız kayboldu, ya da onları görecek gözler kör. Geleneğin  engin ummânı usulca geçip gidiyor yanı başımızdan da başımızı çevirip bakmıyoruz. Şairin; “ Kim bilir kimden umarız emr-i b’il-ma’ruf, Kim bilir kimden umarız neyh-i ani’l-münker” dediği yerdeyiz.”

 

Başta fes, omuzda kaftan,  flaşlar karşısında çektirdiğimiz fotoğraflar ile büyük bir misyonu yerine getirmenin sanrısı çöküyor üzerimize.

Oyalanıyoruz!

Kendimize gelmeliyiz dediğimde dünya nereye biz oraya numarası çekenlerle çene çalmak istemiyorum. Kelimelerimiz kulaklarını kulluğa kabartanlara.  Yönümüzü batıya döndüğümüzde gün doğumunu göremiyor olmanın endişesini de duymuyoruz.  Sehersiz ve şükürsüz uyanıyoruz. Gözlerimiz kan çanağı kalkıyoruz yataklarımızdan. Akşamdan kalma, neon ışıklar altında gecelerimiz gündüzlere evriliyor. Yıldızlar ve gök görünmez oluyor. Vatan gurbet, garp vuslat oluyor. “ Öz yurdunda garip öz vatanında parya” olmak düşüyor her birimize. Teklifimiz batının kavramlarını tardetmek topraklarımızdan. Bize has bizim olan bizden olana rücû etmeliyiz. Aslımıza dönmeliyiz. Vazgeçtiklerimizi, vazgeçirildiklerimizi iğne ile kuyu kazma pahasına olsa gün yüzüne çıkarmalıyız. Günyüzü görebilmemiz buna bağlı. Köklerimize nüfuz etmekte bulacağız ab-ı hayatı. Gökleri ve kökleri yaratana sığınarak.

Unutmayalım!

“İstikbal köklerdedir.”

Mustafa YAKIŞIR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu