Doluyuz Ana Dolu!

Doluyuz Ana Dolu !

Bundan yüzyıllar önce Anadolu’da askerler seferden dönerken soluklanmak için civardaki bir köye uğramışlar. Köye vardıklarında onları uzaktan gören bir yaşlı teyze hemen askerleri evinin çardağında misafir etmiş. Bitap düşmüş askerlere ayran ikram etmiş, ayran o kadar bereketliymiş ki askerler doymuş, mataralarına da ayran koymaya başlamışlar fakat yine yayıktaki ayran azalmamış. Yaşlı teyze: Doldurun aslanlarım doldurun dedikçe, Askerler: Ana dolu, kaplarımız dolu demişler. İşte ‘’Anadolu’’ lafzı buradan gelmiş. Demek isterdim : ) Ancak gerçeği maalesef ki böyle değil. Anadolu Yunanca ‘’Anatolia’’ kelimesinden gelmektedir. Anatolia Yunanca’da doğu, güneşin doğduğu yer anlamına gelir.

Şüphesiz böyle bir olay yaşanmıştır, Anadolu insanı fedakârdır: Ne ayranını ne son altınlarını ne de tek evladının donması pahasına top mermilerini esirgemez bu milletten Şerife Bacı. Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez diyerek canını esirgemez bu milletten Şahin Bey. Üç Türk kadınının peçesini açmak isteyen düşman askerine kurşununu esirgemez bu milletten Sütçü İmam. Henüz 12 yaşındayken ‘’Onbaşı’’ rütbesini alarak cephelerde savaşıp gençliğini esirgemez bu milletten Nezahat Onbaşı. Ve cephemiz askersiz kalmasın diyerek öğrencilerini esirgemez bu milletten Abdurrahman Paşa Lisesi.

Esirgemeyenler hep Anadolu’m insanıydı, sıvasız evlerden bile aslanlar yetiştirdiler. Sahi biz neyi esirgemedik? Misal hakaretlerimizi esirgemedik, biraz daha fazla makyaj yapabilmek için başka bir insana ağıza alınmayan hakaretler üstüne kavga ettik. Anamızın biri peçeli diye peçesinden tutup onu ayrıştırdık. Ayağımıza kadar yemek getiren kuryeyi 25 yerinden bıçakladık. Torpili normalleştirdik, herhangi bir akrabamızı yönetici, müdür yaptık. Sokak köpeğini havladığı gerekçesiyle kürekle öldürdük. Trafikte birbirimizi öldürmekten kendimizi hiç esirgemedik. Asıl kötü haberi yazıyorum: Tarihimizi, insanımızı unuttuk…

Türkiye’nin neden geri kaldığının araştırılması üzerine merhum Turgut Özal zamanında ülkemize bilim insanları getirtilmiş. Araştırmanın sonunda Bilim heyeti rapor sunmuş. Son cümleleri neredeyse şöyle: Dünya milletleri içerisinde tarihi en zengin olanların başında geliyorsunuz ancak tarihini çocuklarına en az öğreten milletlerin de başında geliyorsunuz. Başarılı olamazsınız!

Yunus’umuzu, Mevlana’mızı, Fatih’imizi, Muhibbi’mizi, Akif’imizi, edebimizi, Edip’imizi, Çöl Kaplanımız’ı, Anadolu’muzu, Kızılelma’mızı, Murat Akman’ımızı, Ömer Halisdemir’imizi, , Ulu Hakanımız’ı, Muhammedü’l-emîn’imizi… Kısacası tarihimizi anlatalım, anlayalım.

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim,

Dünyaya kimse kalmaz…(  Yunus Emre )

Muhammed Onur Yılmaz