Doç. Dr. Erhan Çapraz

Mikro milliyetçilikten makro milli etçiliğe…

Her türlü milli etçilik söz konusu olduğunda Töreli nizam dairesinde hepsinin “bir” ve “tek” olduğunu daha yazının hemen en başında ifade etmeliyim. Zira Rabbimiz, bizi herhangi bir milliyet nisbesine tâbi tutmadan, “O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır” (Alak, 2) buyurarak bize milli etin hakikatinin esasında sadece bir “nutfe”den ibaret olduğunu açıkça bildirmektedir. Hâl böyle iken bir milliyet sevdası gütmenin esası ne ola ki?

Türlü türlü ideoloji ve kuram safsatalarına girmeden milli etçiliğin esasını teşkil eden “nutfe”nin hakikatini kavramada konumuz bakımından büyük bir fayda mevcuttur:

Malûm olduğu üzere nutfe, “menî, bel” mânâsına gelmektedir. Mesela Bektâşîlik’te bugün de geçerli olan bel oğullarından gelme “çelebiler” bu hakikati bize hâlâ imlemektedir. Fakat yol oğulları “Babalar” ile birlikte ümmet birliğinin kapıları da bize sonuna kadar açılmaktadır tekke-tasavvuf kültürüne ait en tutucu tarikatta bile!

Hiç şüphesiz bu hakikatin asıl tecellî makamı ise Töreli edebî dairedir. Bu yüzden gelenekte Töreli düzen, sadece merd ü zen, yani erkek ve kadın ile kurulur:

Revnak verir dü âleme çift olsa merd ü zen

Böyle buyurdu nutfeden ol merd ü zen düzen

Ayrıca yukarıdaki beyitte “dü” ve “çift”e bağlı âlem ve merd ü zen vurguları, aslında “bir” ve “tek” olan O’nun (C.C.) tüm kainata dönük düzen hakikatini bize verir. Hâl böyle iken sizin milli etçilik kurgunuz, bu hakîkî düzenin neresindedir aceb?

Azmîzâde Hâletî’nin dile getirdiği gibi bu hakikat, her cân suretinde suyun üzerinde bile yazılıdır:

“Nutfeden hâsıl etti insânı

Yazdı âb üzre sûret-i cânı

Hâl yine böyle iken bir milli etçilik davası gütmenin hakikati ne ola ki?

Her hâlde bu durumun izaha dönük hakikatini de bize Nâbî merhumun şu beyti verir:

“Zehî hâlık ki kemter nutfe-i nâçîzden etmiş

Kıbâb-ı bârgâh-ı çarha sığmaz kimseler peydâ

Ey kemter, nutfe-i nâçiz!

Neden bu milli etçilik davası ile çerhin bârgâhının kabına, kubbelerine bile sığmazsın?

Evet, her zaman böyle kimselerin peydâsı da bir hakikattir; fakat hakikatinin iki metrelik bir mezar olduğunu bilmez misin?

Bilirsin de kibrin ve cehaletin peşini hiç bırakmaz değil mi?

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu